Iğdır Doğu Anadolu Turizm Nostaljisi

Iğdır tarihsel dokuları ile varlığını korumaya devam ediyor. Iğdır’ın tarihi turistik noktaları, Doğu Anadolu coğrafyasına yayılmıştır. Kültürel bir değere sahip olması şehri ayrıcalıklı bir hale getirmiştir. Yaylacılık kültürünün hakim olduğu yörede geçmişin katmanları,yerel halkın kültürüyle birleşmiş ve güçlü bağlar kurmuştur.

Iğdır Tarihi
Iğdır Tarihi
1 / 6

1. Iğdır Tarihi

TARİHİ

Şehir aynı adı taşıyan ovanın güney kenarına yakın bir noktada, Ağrı dağının kuzeybatı eteklerinde deniz seviyesinden 870 m yükseklikte kurulmuştur. Iğdır’ın bulunduğu yerin önemi tarihte Sürmeli Çukur adı verilen, ortasından Aras ırmağının geçtiği ovanın ulaşım imkânlarından kolaylıkla faydalanılabilmesinden kaynaklanmaktadır. Zira Doğu Anadolu’nun büyük ticaret ve askerî merkezi Erzurum’dan doğuya yönelen yollardan biri Aras vadisini izleyerek kolaylıkla Iğdır’ın bulunduğu mevkie ulaşmaktadır. Söz konusu yola Kağızman mevkiinde Kars’tan gelen yol kavuşmaktadır. Iğdır’a ulaşan bu yollar buradan itibaren ikiye ayrılır. Doğuya yönelen yol sınır kapısından geçerek Nahcıvan’a varır. Güneye yönelen bir başka yol ise Doğubayazıt’tan geçtikten sonra Gürbulak kapısından çıkarak İran’ın önemli merkezlerine bağlanır. Bu durum Iğdır’a bulunduğu coğrafî mevkiden dolayı geçmişte ve günümüzde büyük önem kazandırmıştır.

Iğdır bugünkü yerinde sonradan kurulmuş yeni bir şehirdir. Eski merkez, aynı ulaşım imkânlarından ve önün de ki verimli ovanın tarımsal zenginliklerinden uzak kalmayan bir yerde, günümüzdeki Iğdır şehrine göre daha güneyde, Büyük Ağrı dağının kuzeybatı yamaçlarında savunmaya daha elverişli bir yerde bulunuyordu. Dede Korkut Oğuznâmeleri’nde Şatık Kalesi olarak geçen ve 1064 yılında Melikşah tarafından Bizanslılar’dan alınan kalenin burası olduğu sanılmaktadır (Kırzıoğlu, Anı Şehri Tarihi, s. 31). Kale Türk hâkimiyetine girdiği 1064’ten sonra Iğdır Korganı olarak anılmaya başlanmıştır.

Iğdır Korganı ve önündeki Sürmeli Çukur, İlkçağ’da Doğu Anadolu’nun büyük bir kısmına hâkim olan Urartu Devleti’nin elinde bulunuyordu. Daha sonra zaman zaman Sakalar’ın akınlarına uğradığı bilinen yöre Roma ve Bizans dönemlerini yaşamış, Bizans dönemi içinde zaman zaman Sâsânîler’in hâkimiyetine girmiş ve Hz. Osman devrinde (644-656) Aras havzasına yönelen akınlar sırasında müslüman Araplar’ın eline geçmiş, ardından müslümanlarla Bizans yönetimi arasında birkaç defa el değiştirmiştir.

  1. yüzyılın ilk yarısında yöreye Türk akınları başladı. Malazgirt zaferinden önce Kars’ın fethiyle (1064) sonuçlanan Selçuklu akınlarında Alparslan’ın oğlu Melikşah o sırada Bizans’ın elinde bulunan Şatık Hisarı’nı da fethetti ve bu dönemden sonra kaleye Iğdır Korganı veya Iğdır Kalesi denmeye başlandı. Bu kale Selçuklu Devleti’ne bağlı Surmari (Sürmeli) Emirliği sınırları içinde kaldı. Buradaki Sürmeli çukuru, Osmanlı tarihî geleneğinde Osmanlılar’ın dayandığı Kayı aşiretinin Anadolu’ya girip yerleştiği ilk yer olarak geçer.

Moğol istilâsından sonra Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alâeddin Keykubad, Kemâleddin Kâmyâr’ı Aras boylarını yeniden fethetmek üzere görevlendirdi. Kemâleddin, bu arada Doğu Anadolu’nun birçok yeriyle birlikte Iğdır’ın da bir kenarında bulunduğu Sürmeli Çukur’u Anadolu Selçuklu topraklarına kattı (1232). Iğdır yöresine XIV. yüzyılın ikinci yarısında Celâyirliler, aynı yüzyılın sonlarına doğru Karakoyunlular hâkim oldu. Iğdır ovasında Karakoyunlu adlı bir yerleşme yerinin günümüzde de mevcut olması yöredeki eski Karakoyunlu hâkimiyetinin bir kanıtıdır.

Sürmeli Çukur, bir süre Timur’a bağlı Türkmen beyleri tarafından yönetildikten sonra 1404 yılında Iğdır Kalesi Timur tarafından zaptedildi. Bundan az sonra 30 Mayıs 1404’te buradan geçen İspanya elçisi Klaviyo kayalık üzerinde bulunan bu kalenin adının Iğdır olduğunu yazar. Timur’un ardından tekrar Karakoyunlular’ın eline geçen (1406) Iğdır Kalesi XV. yüzyılın ikinci yarısında Akkoyunlular’ca alındı (1469). Iğdır ovası bu dönemde Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın kışlağı durumundaydı. Akkoyunlular’dan sonra Safevî idaresine geçen Iğdır, Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Savaşı’nın (1514) ardından Doğu Anadolu’nun birçok yeriyle birlikte Osmanlı topraklarına katıldı. Yavuz Sultan Selim’den sonra Osmanlılar’ın Batı’ya yönelmesinden faydalanan Türkmen beyleri Doğu Anadolu’nun bazı bölgelerini, bu arada Iğdır yöresini de yönetmişlerdir. Nihayet III. Murad’ın Revan’ın fethiyle sonuçlanan seferi esnasında Iğdır Kalesi ve önündeki Sürmeli Çukur 1583 yılında kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine girmiş oldu. Revan’ın Osmanlı topraklarına katılmasından sonra Iğdır Revan eyaletinin Aralık kazası içinde yer alıyordu.

Sonraki