Batman Güneydoğu Anadolu Turizm Nostaljisi
Mezopotamya’nın beşiği, medeniyetlerin binlerce yıllar boyunca bitmeyen savaşlarına tanık olmuş bir şehir. Türkiye ‘de Dicle Nehri’nin üzerinde tarihe tanıklık eden esrarengiz kent Batman, günümüzde gelişmenin ve yaşamın devam ettiği bir şehir. Dünyanın farklı noktalarından pek çok turisti ağırlayan Hasankeyf’ten, inanç turizmi noktalarına kadar değerli gezi duraklarını bünyesinde barındıran Batman’ı merak edenler için gezi yazımız sizlerle...
1. Batman Tarihi
TARİHİ
Dicle ırmağına sol taraftan kavuşan ve bu ırmağın Türkiye toprakları içinde aldığı en büyük üç kolundan (Batman, Garzan, Botan) biri olan Batman çayının (Nehrü Sâtîd, Artuklular ve Moğol döneminde Âb-ı Karaman) etrafındaki aynı adı taşıyan ovanın doğu kıyısı yakınında kurulmuştur. Deniz seviyesinden yüksekliği demiryolu istasyonunda 544 metredir.
Cumhuriyet döneminde kurulan ve çok hızlı gelişen şehirlerden biri olan Batman, petrol ve petrol sanayiinin son 2030 yıl içinde ortaya çıkarıp geliştirdiği bir şehirdir. Batman burada eskiden mevcut olan İluh adlı bir köyün yerini almıştır. İluh köyünün ne zaman kurulduğu hakkında bilgi yoktur. Yerleşme yerinin tarihi hakkında da bilgi bulunmamakla birlikte yörenin eskiden beri, idarî bakımdan bağlı olduğu Siirt’in tarihine paralellik gösterdiği bilinmektedir. Bu yöre İlkçağ’da Asur Devleti’nin sınırları içerisinde bulunuyordu. Bu dönemi daha sonra Kimmer ve İskitler’in akınları ile Med ve Pers hâkimiyeti takip etti. Milâttan önce 330’lu yıllara kadar süren Pers hâkimiyetinin ardından yöre Büyük İskender ve onun mirasçılarından olan Selefkiler’in elinde kaldı. Orta çağ başlarında tekrar İran tesiri altına giren bu havali Sâsânîler’le Bizans arasında sık sık el değiştirdi. Batman ve çevresi 639’da Halife Ömer zamanında, hemen hemen bütün Güneydoğu Anadolu’yu çok kısa bir süre zarfında zapteden ünlü İslâm kumandanı İyâz b. Ganm tarafından İslâm topraklarına katıldı. Hz. Osman döneminde, aşağı yukarı bugünkü Güneydoğu Anadolu bölgesine tekabül eden el-Cezîre vilâyetinin ayrılmış olduğu üç âmillikten (Diyârımudar, Diyârırebîa ve Diyârıbekir) Diyarbekir âmilliğinin sınırları içinde bulunuyordu.
Yöre XI. yüzyılda Mervânîler’in elinde iken buraya Türkmen akınları başladı. 1042’de Türkler bu çevrede bazı yerleri ele geçirdilerse de hâkimiyetleri sürekli olmadı; nihayet 1085’te Sultan Melikşah tarafından Büyük Selçuklu İmparatorluğu topraklarına katıldı. Bu dönem içinde de sırayla Suriye Selçukluları, İnaloğulları, Hısnıkeyfâ Artukluları ve Eyyûbîler yöreye hâkim oldular. Eyyûbîler’le Selçuklular arasındaki mücadeleden sonra Anadolu Selçukluları’na (1240) geçen yöreye daha sonra Moğollar hâkim oldu. XIV ve XV. yüzyıllarda Akkoyunlular’ın ve Safevîler’in hâkimiyetinde kalan Batman çevresi 1514’te Safevî nüfuzundan kurtularak Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.
Osmanlı idaresinde bu topraklar, Diyarbekir eyaletini oluşturan yirmi dört sancaktan biri olan Siirt sancağının sınırları içerisinde bulunuyordu. 1288 (1871) tarihli Diyarbekir Salnâmesi’nde verilen idarî taksimata göre Siirt sancağının Garzan kazasına dahil Beşiri nahiyesi söz konusu toprakları içine alıyordu. Eyalet sisteminden vilâyet sistemine geçildikten sonra da Diyarbekir vilâyetine bağlı kalan yöre, 1884’ten sonra Bitlis vilâyetine bağlanan Siirt sancağı içerisinde yer aldı. Cumhuriyet döneminin başlarında sancaklar vilâyet haline dönüştürüldüğü sıralarda Batman şehrinin nüvesini teşkil eden İluh köyü, yeni kurulan Siirt vilâyetinin Elmedin kazası içinde bulunuyordu. Merkezi Girberaşık (bugünkü adı İkiztepe) köyü civarında bulunan Elmedin kazası 1926’da lağvedilip kaza teşkilâtı Beşiri’ye taşınınca İluh da Beşiri kazasına bağlandı. 1927’de yapılan nüfus sayımını gösteren istatistik kitabında köylerin nüfusu verilmediğinden İluh köyünün o dönemdeki nüfusu hakkında bilgi edinilememektedir. 1935 sayımında ise burası 319 kişilik bir nüfusa sahipti. 1937’de Beşiri kazasının bir bucak merkezi durumuna getirilen, 1942 yılında da demiryoluna kavuşan İluh’un nüfusu 1940-1950 arası yapılan üç sayımda da 1000’i aşamadı (1940’ta 409, 1945’te 443, 1950’de 915 kişi). Yalnız 1950’li yıllara doğru Batman yakınlarında Raman dağındaki petrolün işletilmeye başlanması ve buna 1951’den itibaren yine Batman’ın yakınında bulunan Garzan petrol sahasının eklenmesi, bu küçük yerleşme merkezinin şansını birdenbire değiştirdi. 1952’de inşasına başlanan ve 1955 yılı ortalarında tamamlanan modern Batman rafinerisinin açılmasıyla buraya çoğu işçi olmak üzere yeni insanlar gelmeye başladı. 1955’te yapılan sayımda nüfusu 4713’e yükseldi, aynı yılın 21 Kasım da belediye teşkilâtı kuruldu ve 1957’de çıkan 7033 sayılı kanun ile Batman yeni kurulan ve aynı adı alan ilçenin merkezi oldu.Sanayileşme ile birlikte idarî bir merkez haline gelişi hızlı nüfus artışına yol açtı.1960’ta nüfusu 12.401’e, 1965’te de 24.990’a ulaşarak bu son tarihte bağlı olduğu il merkezi Siirt’in nüfusuna (25.480) çok yaklaştı. 1966’da petrol rafinerisine yeni ilâveler yapılarak akaryakıttan kükürdü ayıran ve yüksek oktanlı benzin elde eden, ayrıca sıvı gaz üreten tesisler eklendi. Petrol ürünlerinin beraberinde getirdiği ihtiyaç sonucu teneke fabrikası ve asfalt varili fabrikası kuruldu. 1967’de tamamlanan 494 km. uzunluğundaki Batman-İskenderun petrol boru hattı ile de Batman’ın gelişmesi sürdü, nüfusu 1970’te 44.991’e ulaştı. Hızlı nüfus artışı bundan sonra da devam etti ve 1975’te 64.384, 1980’de 86.172, 1985’te 110.036’ya yükseldi. Bu son dört sayımda da Batman’ın nüfusu il merkezi Siirt’ten daha fazlaydı. Yapılan anketler, bu nüfus içinde Batman doğumlu olmayanların % 80 gibi yüksek bir oranla temsil edildiğini göstermiştir.Günümüzde geniş bir sahaya yayılmış olan Batman şehri, birbirinden farklı iki ayrı kesim halinde dikkati çeker. Güneyde bulunan kesim geniş asfalt yolları, modern binaları, parkları, eğlence yerleri ve spor alanlarıyla her türlü imkâna sahiptir. Burası Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na ait modern sitedir. Bunun kuzeyinde ve kuzeybatısında yayılan asıl Batman şehri ise plansız şekliyle büyük bir köyü hatırlatır. Güneydeki modern Petrol mahallesi ile imarsız bir şekilde gelişen kuzeybatıdaki İluh, kuzeydoğudaki Raman ve kuzeydeki Ulucami mahallelerini birbirinden şehrin ortasından geçen demiryolu ayırır. 1985 yılı rakamlarına göre Batman’da mevcut 20.000 meskenin %10 ’u kerpiçtendi.
Batman şehri hızlı gelişmesinin sonucunda, 16 Mayıs 1990’da çıkan ve 18 Mayıs 1990 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 3647 sayılı kanunla yeni kurulan bir ilin merkezi olmuştur. İl merkezi olduktan sonra yapılan 1990 nüfus sayımına göre de nüfusunun 150.000’e çok yaklaştığı görüldü.Şehrin yakınında bulunan Batman Havaalanı, Diyarbakır Havaalanı bakım ve onarıma alındığı zamanlarda sivil havacılığa hizmet vermek için de devreye girmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1991 yılı istatistiklerine göre Batman’da il ve ilçe merkezlerinde seksen altı, kasaba ve köylerde 376 olmak üzere toplam 462 cami bulunmaktadır. Batman il merkezindeki cami sayısı ise elli dokuzdur.
Batman şehrinin merkez olduğu Batman ili Diyarbakır, Muş, Bitlis, Siirt, Mardin illeriyle kuşatılmıştır. Merkez ilçeden başka Beşiri, Gercüş, Hasankeyf, Kozluk ve Sason adlı beş ilçeye ve on üç bucağa ayrılmıştır; sınırları içerisinde 258 köy bulunmaktadır. 4694 km2 genişliğindeki Batman ilinin 1990 sayımına göre nüfusu 344.669, nüfus yoğunluğu ise 73’tür.