HER ŞEY DAHİL ve HARİCİLER…

HER  ŞEY  DAHİL  ve  HARİŞCİLER… Turizm güncesinden düşmeyen, sürekli tartışılıp ne bir adım uzayan, ne de bir adım kısalan kör dövüşüdür her şey dahil kavgası. Sistemi yargılamak için giyotin her zaman hazırdır. Turizm sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri belirli periyodlarda basın demeçleri verirler, çalış taylarda  kararlar alınır, yol haritaları çizilir ancak hiçbir zaman hakikate ulaşmaz her şey dahilden vazgeçme çabaları. Şunu unutmamak lazım ki; ancak gelişmeye açık olmayan kısır bir sistem yerle yeksan olur.

HER  ŞEY  DAHİL  ve  HARİCİLER…
Metin ATAR Otel Müdürü

HER  ŞEY  DAHİL  ve  HARİŞCİLER…

Turizm güncesinden düşmeyen, sürekli tartışılıp ne bir adım uzayan, ne de bir adım kısalan kör dövüşüdür her şey dahil kavgası. Sistemi yargılamak için giyotin her zaman hazırdır. Turizm sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri belirli periyodlarda basın demeçleri verirler, çalış taylarda  kararlar alınır, yol haritaları çizilir ancak hiçbir zaman hakikate ulaşmaz her şey dahilden vazgeçme çabaları. Şunu unutmamak lazım ki; ancak gelişmeye açık olmayan kısır bir sistem yerle yeksan olur. Oysa bizim her şey dahilimiz henüz üretken bir genç. Hırçın ergenlik dönemini, elinden tutan fazla kişi olmamasına rağmen, sürekli ikaz ve tenkitlerle çok büyük zararlar almadan atlattı ve kişiliği yeni yeni oturmak üzere. Uzunca bir süre daha şans verilmesini, koluna girip eşlik ve rehberlik edilmesini hak ediyor bence.

Konunun profesyoneli olsun ya da olmasın herkesin bir fikri, söyleyeceği bir şeyler muhakkak vardır. Kimi ağzından tükürükler saçarak karşı çıkar, kimi çaresiz kabul eder, kimi destekler. Halbuki bu sistem Dünyanın dört bucağında denenmiş, başarıları ve başarısızlıkları görülmüş, çıkmaza girdiği zaman yamalı bohça gibi yamalanmış aslında son derece yalın bir “pazarlama enstrümanıdır”.

Peki nasıl doğmuş bu her şey dahil sistemi? Çok basit, her sistem gibi bu da ihtiyaçtan doğmuş. 1930’larda İngiltere tatil kamplarında, yiyeceğin ödenen ücrete dahil olduğu bir pazarlama faaliyeti çarkın dişlisini döndürmeye başlamış. 1950’lere gelindiğinde, bir Fransız yatırımcı İspanya adası olan Mayorka’da açtığı tatil köyünü dönemin İspanyol hükümeti tarafından koşulan şart üzerine tek fiyattan pazarlamak durumunda kalmış. -Sizde tahmin edersiniz ki; bu tek fiyatlık paket, konaklama, yiyecek, içecek ve diğer faaliyetleri kapsamaktadır.- Bu yatırımcının doluluk oranları ve karlılığı uluslararası zincir işletmelerin iştahını kabartmış olacak ki, sistem önce doğal cazibesi dışında hiçbir tarihi ve kültürel varlığı bulunmayan bölgelere sıçramış ve sonrasında Dünyanın dört bir tarafına yayılmış.

Ülkemiz ise turizm yatırımlarının hesapsızca hızlandığı 1990’lı yıllarda bu sistemle flört etmeye başlamış. Üst üste yaşanan ekonomik krizler, siyasi istikrarsızlık, ne kazanacağını ya da ne kaydedeceğini kestirememek gibi ticari kaygılar, rotası olmayan gemide seyahat eden yatırımcıları her şey dahil limanına çekmiş. Arz sevgilisi taleple buluşmuş. Nispeten düşük fiyatla ancak belirli bir doluluk garantisi ile evdeki hesabı çarşıya uyduranlar pastanın en büyük parçasını yemeye başlamışlar.  Haliyle zincirleme reaksiyon başlamış ve herkes pastadan bir parça almak istemiş. Hesabını iyi yapanlar istediklerini almışlarda. Matematiği kuvvetli olmayanlar pasta yiyeceğiz derken evdeki ekmekten olmuşlar.

Günümüzde sistem, turizmin kalbine takılmış bir stent gibi duruyor. Ne çıkarıp candan vazgeçmek mümkün ne de hiç yokmuş gibi varsaymak. Sistemin her köşe, eğri, dip ve kenarına bakıp uzun uzun düşünmek ve çokça empati yapmak lazım. Gelin sistemin Misafir tarafında kalan bölümüne bir bakalım. “Bir yıla yakın süredir hayallerini kurduğum tatili bütçeme uygun olarak satın alıyorum. Nelere para vereceğimi ve nelerin ücretsiz olduğunu daha en başından biliyorum. İnternetten oteli ve çevreyi araştırdım. Yorumları okudum, nelerle karşılaşabileceğimi aşağı yukarı kestirebiliyorum. Gönlüm rahat uçağıma biniyor, havaalanında karşılanıyor ve otelime giriş yapıyorum. Otelde karnım doyuyor, içiyorum, eğleniyorum, yüzüyorum, bronzlaşıyorum. Arkadaşlıklar kuruyorum yeni insanlar tanıyorum. Sosyal bir grubun içine dahil oluyor, iyi deneyimlerim olacağını bildiğim kadar kötü deneyimlerim olabileceğini de tahmin ediyorum. Beklentilerime uymayan bir terslik olursa şikayetimi dile getiririm çünkü haklarımı biliyorum. İnsanlar etrafımda pervane. Haklı şikayetim olduğunda çözüme kavuşturma yolunu seçerlerse onlar için iyi olur aksi halde ülkeme döndüğümde şikayetçi olma hakkım her zaman saklı. Biraz param varsa ve canım isterse kültür gezilerine katılıyorum, istersem safariye, raftinge ve daha önce hiç kurgulamadığım spontane gelişen aktivitelere katılıyorum. Biraz daha param varsa ve meraklıysam Pamukkale’ye, Ürgüp’e gidip farklı yerler görüyor bir taşla üç kuş vuruyorum. Günü gelince otelden ayrılıyorum, havaalanına götürüyorlar, uçağıma binip evime gidiyorum. Tatil fotoğraflarımı sosyal platformlarda paylaşıyorum, yakın çevremden ve tatildeyken tanıştığım kişilerden onlarca beğeni ve güzel yorumlar alıyorum. İyisiyle kötüsüyle deneyimlerim taptaze aklımda ancak büyük bir kısmı kısa bir süre sonra kuş misali uçup gidecek aklımdan. Çünkü; kendimi asıl olan hayatıma kaptırıp gideceğim. Acentadan ve otelden bazen e-mailler gelecek. Promosyonları bildirecek veya özel günlerimi kutlayacaklar. Onlarda haklı tabii kendilerini unutturmak istemiyorlar. Harcayacağım para başında belliydi vesselam, harcadığım para sonunda belli. Kim ne derse desin her şey dahil olmayan bir tatil düşünemiyorum.”

Misafir gözüyle sisteme baktığınızda çok sempatik geliyor değil mi? Turizm sektörünün Misafire rağmen değil, Misafirin odak noktası ve merkez olduğu bir eksende döndüğünü kabul etmeliyiz. Bu  kabulleniş  sisteme daha  aklıselim yaklaşmamızın gizli anahtarı olabilir.

Her şey dahil sistem geniş perspektiften bakılması, işin uzmanları ve turizm bilinci olanlar tarafından her yönü ile tartışılması gereken bir konu. Sistemi beğenmeyenler olduğu gibi beğenenlerde vardır muhakkak ancak sistemin uzun yıllar boyunca sektörde bizimle birlikte yol alacağı ve zaman zaman evrime uğrayacağı da yadsınamaz bir gerçektir.  

Sevgi  ve saygılarımla